Travmaların Kalıntıları
Geçtiğimiz günlerde ülkece maalesef çok üzücü bir olaya şahit olduk. Yine bir erkek şiddeti, yine bir kadına ve yine ölümle sonuçlandı. Geride zihinlerimizde bir kız çocuğunun yakarışları kaldı. Tepkiler yine çok fazlaydı. Ben size olayın psikolojik nedenlerinden bahsetmeyeceğim. İki konu hakkında konuşmak istiyorum. Bunlardan ilki; böyle bir olay cereyan ederken nasıl bir psikoloji ile müdahale etmeden izleyebiliyoruz veya görüntü alabiliyoruz? İkincisi; alınan görüntülerin daima internet ortamında kalacak olmasının böylesine travmatik bir duruma şahit olan bir çocuğun psikolojisini bir ömür nasıl etkileyecek?
Yaşanan toplumsal bir olaya müdahale etmeden izleyen insanları sürekli görmekteyiz. Biz bu insanları gördüğümüzde müdahale etmeyenlerden biri de biz olabiliriz. Bunun en sık örneğini bir trafik kazasında yandan geçen araçların yavaşlayarak kaza durumunu izlerken oluşturdukları trafik sıkışıklığında görebiliyoruz. Peki neden müdahale etmek, yardıma koşmak yerine izlemeyi tercih ediyoruz? Bir takım sosyal deneyler sonucunda bu durum araştırılmış ve “Bystander Effect (izleyici etkisi)” ismi altında bir teori ortaya atılmıştır. Bu teoriye göre insanların olaylara müdahale etme ihtimalleri iki koşula bağlanmıştır. Bunlardan ilki; olay anında o ortamda bulunan kişi sayısı arttıkça sorumluluk hissi azalmakta ve insanlar müdahale edecek birileri mutlaka çıkar düşüncesi ile sadece olayı izlemektedir. Olaya şahit olan kişi sayısı azaldıkça sorumluluk hisleri artmakta ve kişilerin duruma müdahale etme ihtimalleri yükselmektedir. Ortam ne kadar kalabalık ise sorumluluk hissi o kadar azalacağından insanlar birbirlerinin rahat tavırlarından etkilenerek olayı müdahale etmeden izleyeceklerdir. Örneğin; sadece birkaç kişinin bulunduğu bir plajda boğulma tehlikesi geçiriyorsanız birilerinin sizi kurtarma ihtimali kalabalık bir plajdakinden daha yüksektir. Eğer olay anında ortamda başka birileri daha var ise görüntü alma davranışını vicdanen daha rahat bir şekilde gerçekleştirmekteyiz. Olaylara müdahale kararı vermede etkili olan ikinci faktör ise durumun ciddiyetidir. Bir duruma müdahale etmeden önce bir süre izleyerek durumun ciddiyetini anlamaya çalışırız. Ciddiyeti yüksek ise müdahale etme ihtimalimiz artacaktır. Geçtiğimiz günlerde yaşanan üzücü olayda insanlar durumun ciddiyetini değerlendirirken sadece bir kavga anı olarak değerlendirdikleri için müdahale etme konusunda tereddüte düşmüş olabilirler. O anda kimse birinin öleceğine ihtimal vermemiş olabilir. Kendinizi tehlikede hissettiğiniz anda eğer ortamda az kişi var ise ve siz de durumu ciddi bir şekilde yansıtabiliyorsanız, “lütfen yardım edin” yerine “yardım edin beni öldürecekler” diye bağırabiliyorsanız çevreden yardım alma ihtimaliniz o derecede artacaktır.
Yaşanan bu kahredici olayda sorgulanması gereken diğer bir durum ise, bu olaya maruz kalan çocuğun tüm yaşamı boyunca internet ortamında kolaylıkla ulaşabileceği görüntülerin bulunmasıdır. Çok üzüldük, neredeyse tüm ülke izledi, insanlık olarak ne hale geldiğimizi gördük. Tamam artık lütfen bu görüntüleri kaldıralım. Kaldıralım ki o küçücük kız çocuğunun yaşamı boyunca bu görüntüler peşinden gitmesin. Bizler, akıl ve ruh sağlığı profesyonelleri olarak bir yandan o çocuğa yardım etmeye çalışırken bir yandan bu görüntülerin yardım çabalarımızı engellemesine izin vermemeliyiz. Hayatınızda yaşadığınız en acı olayın size yedi gün yirmi dört saat boyunca hatırlatıldığını düşünün. Böyle bir durumda hayatınıza nasıl geri dönebilirsiniz, kaldığınız yerden nasıl devam edebilirsiniz ki? İnsanlar farklı farklı psikolojiler içinde görüntüleri izledi ve bir kısmı hala da tekrar tekrar izlemeye, paylaşmaya devam ediyor. Kimileri üzülerek, kimileri empati yaparak, kimileri öfkelenerek, kimileri nefretlerini kusarak kendini ifade etti. Böyle olaylar bize toplum olarak nasıl bir psikolojik yapıya sahip olduğumuz hakkında fikirler de veriyor. Yapılan yorumlar ve paylaşımlara baktığımızda hiç azımsanmayacak sayıda insanın inanılmaz düzeyde kin ve nefret kustuğunu görüyoruz. Tahammül ve muhakeme yeteneğimiz giderek azalıyor. Artık yargılamıyoruz, yargısız infaz yapıyoruz. Daha da vahim olan bir durum ise acınası bir kitlenin de yaşananları destekliyor olması. İşte tüm bu yaşananlar ve tüm bu düşünce karmaşası sadece tek bir kişinin aklında bir ömür boyu yer edecek; o küçük kız çocuğunun! Lütfen biraz duyarlı olalım ve bu görüntü, yorum, tartışmaların geleceğe taşınmasına izin vermeyelim. Kendimiz için değilse bile o küçük kız çocuğu için yapalım.