İnsan Neden Hakaret Eder?
İnsanın hakaret etme eyleminin altında derin psikolojik etkiler yatabilir. Bunun en önemli nedenleri arasında kişinin kendisinde eksik olarak hissettiği açıklarını kapatma çabası bulunmaktadır. Kişi kendisinde yetersizlik olarak yer edinmiş duygularını açığa vurmaktan veya fark edilmesinden endişe duyarak hakaret etme yoluna başvurabilir.
Kişi haksız olduğunu kabullenemediği durumlarda hakaret yolu ile bu duygusunu bastırmaya çalışabilir. Haksızlığı ile yüzleşeceği korkusu ile durumu örtmeye çalışarak hakaret yoluna başvurabilir.
Söylenen bir yalanın ortaya çıkma endişesi ile kişi öfke kontrol sorunu yaşayarak karşısındakine hakaret etme yolu ile durumu geçiştirmeye ve baskın hale gelme çabası içine girebilir.
Hakaret eden kişi genellikle bunu yapacağı kişiyi seçerken kendisinden fiziksel ya da duygusal olarak daha zayıf veya statü olarak daha aşağıda birini seçer. Çünkü kendisinden daha zayıf olarak gördüğü karakterin karşı koyamayacağını düşündüğü için böylece kendi içinde yaşadığı yetersizlik hislerinin açığa çıkmayacağından emin olur ve kendini daha güçlü hisseder. İşte doğada güçlü olanın zayıf olanı ezme psikolojisinin altında yatan en basit, temel neden budur. Bir geyik aslana saldırmaz çünkü baş edemeyeceğini bilir fakat aslan da geyiğe saldırabilmek için onun en zayıf olduğu anını bekler. Hakaret eylemini kişi karşısındakini en zayıf hali ile yakaladığında gerçekleştirir. Hakarete karşılık verilemeyeceğinden emin olunan bir durumda hakaretler en güçlü halini alır. Bir de bu duruma seyirci olan bir insan grubu bulunması halinde hakaret şiddeti en üst seviyelere ulaşabilir.
Kendisini diğer insanlardan üstün gören kişinin içinde bulunan, toplum tarafından büyütülmüş aslanı besleyebilmesi için oldukça fazla sayıda geyik avlaması gerekecektir. Kişi kendisini ne kadar yüksekte görürse oradan düşmesi o kadar can yakacağından düşmemek için her türlü yola başvuracaktır. Psikolojide narsizm olarak adlandırılabilecek bu durumun asıl sorumlusu aslında hakaret eden kişi olmayabilir. Toplum, aile, sosyal çevre kişinin bu narsizminin beslenmesinde büyük rol oynar. Beklentiler büyüdükçe kişi bu beklentileri karşılayabilmek adına kendisini şişirecektir. Tıpkı bir balon gibi. Fakat bir balon ne kadar fazla şişerse patladığında da o kadar fazla ses çıkarır. Her insanın yaşamda kendisine bir rol bulabilmesi için bir miktar narsizme ihtiyacı vardır. Yeterli dozda narsizm kişiyi ve çevresindekileri iyi hissettirir fakat aşırı dozda olduğunda ise çevresinde oldukça rahatsızlık hisleri uyandıracaktır. Ormanlar kralı/kraliçesi olan narsist aslan kendisini ve ortamını korumak için öyle güçlü kükrer ki kim varsa etrafında kaçacak delik arar. Bir korku imparatorluğuna dönüşen dünyasında ise bir o kadar da yalnız kalmıştır. Yalnızlık empati yeteneğinden yoksun bırakır. Karşısındakinin duygularını ve hislerini anlayamaz ve karşısındakini ezerken de hiçbir şey hissetmez. Ona göre her zaman o haklıdır.
Narsistik bir dürtü ile gerçekleştirilen hakaret karşı tarafı sindirmeye yöneliktir. Galip geldiğini düşünen narsist kişi ise güçlü ve haklı olduğunu düşünerek hayatına yalnız bir şekilde devam eder. Ta ki yeniden kükreyerek iletişim kurabileceği bir geyik bulana dek…